5 Aralık 2012 Çarşamba

Lovely Tailand
    Ertem Ertunga'nın  mükemmelliyeti hedefleyen yapısı ,sanata olan yakınlığı,seyehat etme ve keşfetme tutkusu benim kendisiyle konuşmak üzere buluşmamdan sadece birkaç sebep oldu.
 
    Riva’da ki huzur dolu evlerinde Tayland’ı konuştuk.Tayland’ı konuşmaya başlamadan önce benimle yaptığı derin sohbet evin kapısından çıkarken herşeye bambaşka bakmamı sağladı.En önemlisi hepimiz için akan zamanın olduğu gerçeği ve bizim bunun karşısında ne yöne,nereye doğru gittiğimiz.Ertem Bey’in benim için söylediği gezmenin ilk kurallarından “Sen orada bir gezegensin Zeynep”bakış açısıyla bakmak biliyorum ki bana ışık tutacak ve farklı kılacak.
   
Güzeller güzeli, zarif eşi Yolanda Hanım ile olan 50 yıllık aşkları Ertem Bey’in  'hala ilk günkü gibi seviyoruz'sözlerinin yanında bu aşk , evlerinin heryerinde hissedilmekteydi.Ne büyük şanstır ki böyle hissedebilmek ve hissettirebilmek.Buna tanıklık ettiğimden dolayı çok mutluyum.
Sn Ertem Ertunga Atölyesi'nde
 Riva'daki evinin çatı katında Ertem Bey'in ilham verici bir atölyesi var.Önümüzdeki seneki sergisi için hazırlıyor olduğu resimleri görme imkanı bulup,kendisiyle resimlerinin üzerine de konuştuk.

    

Riva
















Tayland

  Riva'daki sohbetimiz Uzakdoğu'ya , Tayland'a uzanıyor.Ertem Bey'in gözünden Tayland'ı dinliyorum.Öyle biz burada yemek yedik,burada bu alışverişleri yaptık gibi bir seyehat değil ama.Tayland'da yaşayan bir insan ne görüyorsa,ne hissediyorsa onu görerek,onu hissederek gezmek.



    


          Sabah 4:30...Otelin kapısının önünden bir araç sizi alıyor.Myanmar'da güneşin doğuşunu izlemek üzere yola çıkılıyor.Size enfes bir çay ikram ediliyor..3000 mabedi bir arada böylesine bir silüette hayranlıkla seyrediyor olmak..Yukarıdaki fotoğraf bu anın en güzel anısı..Evet güneş heryerde doğuyor ve batıyor.Ama heryerde doğarken ve batarken aynı şeyleri anlatmıyor bence..İnsanın hayatında bir kere bu siluette bunu deneyimlemesi gerekiyor.

        
 Tayland halkının çok sevdikleri bir kralları var. Buda heykeline her zaman kaftan giydiriliyorlar  ve mevsimine gore giysileri degistiriyorlar.Bu giydirme islemi dini torenlerde bizzat kralin kendisi tarafindan yapiliyor.Saraya gelince, artik sadece belirli merasimler icin kullaniliyormus, kral artik Bangkok’un kuzeyindeki Chitlada sarayinda ikamet ediyor.Her yerde kral ve kralicenin fotograflarina rastlamak mumkun. Tüm yurtta kralin dogumgunu babalar gunu, kraliceninki de anneler gunu olarak kutlaniyor.
     Toplumun 95%'i Budizm dinine inanmaktadır.Müzik ve özellikle el sanatlarına olan ilgi çok fazladır.Ahşap oymaları ve tekstil onları çok etkilemiştir.Ertem Bey’in gözüyle kendisine göre en renkli tarafı teknelerle suyun üzerinde kurdukları pazarlardır. Her türlü tropikal,lezzetli  meyveler sunulmaktadır.
    Eskiden yollar yokmuş,herkes gideceği yerlere kayıklarla ulaşırmış.Yıllar geçtikçe  birçok kanal doldurulmuş ve yerine yeni yollar yapılmıştır.Şuanda olan kanalların arasında,Chao Phraya nehrinde gezinmek Bangkok'ta yapılacak en keyifli şeylerden biri.Gezerken halkın günlük yaşamına tanıklık edebilir, atölyeleri ,orkide yetiştirilen çiftlikleri ve tapınakları görme imkanı bulabilirsiniz.Şanslıysanız kralın görkemli kayıklarınıda görebilirsiniz.


     Ertem Bey’e göre bambunun en güzel şekilde kullanıldığı ülkelerden biri Tayland'dır.Adeta ülkenin omuriliği gibidir. Dansları ,müzikleri, zerafetleri ve masajları..Onları ifade etmeyi sağlayan sadece birkaç kelime..Zerafetleri diyorum ama bu zerafet giyindikleri,kuşandıklarıyla değil sergiledikleri  ruhlarıyla, doğuştan gelen bir zerafet.




Ülkede çok yaygın olarak bilinen ayağın insan vücudunun en değersiz yeri olarak bilinmesi ve ayak tabanının Buda heykellerine dönük olmaması gerekmektedir. Ertem Bey 2000 sene evvel halk ayaktaki duyuların yerini ve vücudun sinir sisteminin en detaylı şekilde bilindiğini vurgulamıştır.Orada masaja gitmek ibadet gibi.Krallığın olması Tayland gibi bir yerde çok güzel ve kralları birçok şeye izin vermektedir.
  Mienmar Ertem Bey’in yine aynı şekilde hayran kaldığı bir yer.Pek çok mabedin,tarihi kıymeti olan yerlerin görülenebilinir.Çoğu dini barındırdığından dikkatli bir şekilde korunmakta ve tamir edilmektedir.




 

İnsanların nasıl olduklarını sordum Ertem Bey’e.Mutlular dedi çok mutlular..Tarifsiz bir huzur var hepsinin yüzünde.Oraya gittiğimizde onların hayatlarında,yüzlerindeki huzur içimize işliyor.Peki oradaki insanlar buraya gelse bizim hayatlarımıza tanıklık etse  sizce ne düşünürlerdi diye sordum ikimizde bir yorum getiremedik  ama bence içimizden geri dönmek isteyeceklerini tahmin ediyorduk.
Bana göre dünyanın her yerinde geçerli tek lisan gülümsemedir.Ne olursanız,nerede olursanız olun gülümseyin,gücüne inanamayacaksınız.Tıpki aşağıdaki Tay kadını gibi..


Geleneksel kiyafetleri icindeki Tay kadinlarinin sandallarla meyve ve sebze satmasi normal birseymis gibi gorunebilir..Ama siz de bir yandan sandalla geziyor ve teyzeleri durdurup cesit cesit tropikal meyvelerdan sirasiyla tadiyorsaniz alisverisin keyfine diyecek olmuyor.. 







 Baş insan vücudunun en kutsal noktası olarak kabul edilmektedir ve  Tayland halkının inançlarına göre  çocukların başını okşamak hoş karşılanmamaktadır.


Hint, Çin ve Güneydoğu Asya mutfaklarının bir karışımı olan Tayland mutfağı dünya çapında meşhurdur. Tayland yemeklerinde, her bir yemekte ya da tüm sofrada, ekşi, tatlı, tuzlu ve acı olmak üzere dört ana lezzetin dengesi gözetilmektedir. Hindistan cevizi gibi meyveler ve baharatlar yemeklerde yoğun bir biçimde kullanılır.Ertem Bey olur olmaz heryerde yemek yenmemesi ve su içilmemesi konusunda tavsiyede bulundu.

    Beni evinde ağırlayan,eşsiz sohbetleriyle zamanlarını ayırarak fotoğraflarını da paylaşan çok değerli Ertem Ertunga ve eşi Yolanda Ertunga'ya teşekkür ediyorum.Kendilerine evlerinden huzurun, mutluluğun eksik olmamasını ,bol seyehat ve tatlı sohbet dolu bir ömür diliyorum...


Zeynep Defne Kırçuval

12 Kasım 2012 Pazartesi

Viyana
LOVELY VIENNA

Masallar şehri olarak bilinen  Viyana'ya böyle denmesinin altında yatan nedeni arar ve  merak ederken ben ;orada bulunduğum süre boyunca kendimi o masalın içinde buldum.Viyana'da başka bir tarih kokusu ve his vardı.Bana göre Viyana keşfedilecek değil yaşanılmışlıkların ,aristokrasinin ve entellektüelliğin üst seviyede hissedilebileceği bir şehir. Adım başı Mozart'a duyulan özlem ve sevginin size işlemesi,bir cadde sonra süpriz birşekilde karşılaşabileceğiniz müzik keyfi, kısa süreliğinede olsa prenslerin; prenseslerin hayatlarına değmeniz, at arabalarını rastladığınızda 2000'li yılların dışında bir tarihteymişsiniz gibi hissetmeniz, benim adıma hepsinden fazla da eşsiz Sacher Torte'yi evinde Sacher Hotel'de yeme keyfi oldu.







Square


















Viyana Avusturya'nın başkenti ve en büyük şehridir.Tuna Nehri'nin güneyinde bulunmaktadır.Coğrafi konumu bakımından çok uzun yıllar birçok imparatorluğun başkenti olmuştur.Habsburg İmparatorluğu'nun başkenti olduğundan şehirde imparatorluğun halen izleri yer edinmektedir.














NE YENİR-NE İÇİLİR:

















Filgmüller

















   FIGLMULLER
Viyana'ya adım atar atmaz benim önerim ilk gideceğiniz adres: Figlmüller 

Size yediğiniz en güzel şinitsellerden birini yiyeceğinizin garantisini veriyorum.Viennese Schnitzel'i dünyada bu kadar popüler yapan şeyin 1905 yılında kurularak sır gibi saklanan bir tarifin sonucunda ; şinitselin tabağınızın kenarlarına taşacak kadar büyük ve benzersiz bir şekilde kıtır kıtır olmasıdır diye düşünüyorum.
Adress:Backerstrasse 6,Wien 1
Web:www.figlmueller.at





 






CAFE CENTRAL:

Cafe Central

Viyana'da fazlasıyla  Cafe seçeneğiniz var ve Cafeler Avusturya haklı için bir kültür,ritüel   olarak bilinmektedir.Tek bir Cafe'ye oturup bir kahve söyleyerek orada saatlerce kalabilir kitabınızı,gazetenizi okuyabilirsiniz.Benim önerecek olduğum Cafe Central şehrin merkezinde Ferstel    sarayında bulunmaktadır.Cafe salonu yeni-rönesans izleri taşımakta olup; ortasında bir piyano yer almaktadır ve sizlere orada bulunduğunuz süre boyunca canlı piano dinletisi sunacak bir piyanist vardır.
Yemek olarak Macarların meşhur Gulash yemeği ve Rump Steaklerini tavsiye ediyorum.Viyana'nın meşhur tatlılarını Cafeler de bulmak mümkündür.Kraliyet ailesi tarafından da çok sevilen Elmalı Strüdellerini sosuyla beraber burada deneyebilirsiniz.Bu Cafe aynı zamanda Sigmund Freund'un da en uğrak yeri olarak biliniyor.
Adres:www.centralcafe.com.au/

CAFE DEMEL:  
 Cafe Demel tipik bir Viyana Cafeleri'nin dışında çok ünlü bir pastacıdır.İçeri girdiğiniz anda neden böyle bir yer Türkiye'de de yok diye sorgulamaya başlıyorsunuz.Tatlıların sıralandığı vitrini görür görmez hangisini yiyeceğinizi şaşırarak kendinizle uzun bir savaş verdikten sonra kendinizi bikaç farklı tatlısını deneyerek bulabiliyorsunuz.
Uğramadan Viyana'dan ayrılmayın.
Cafe Demel





SACHER HOTEL:  
 175 yıldır meşhur ve tarifinin bir sır gibi saklandığı Orijinal Sacher Torte yemek isteyenler için en güzel adres.Kısa bir iş seyehati için gelinse de ,tatil için gelinsede 1-2 saatliğine hoş bir zaman geçirebileceğiniz hotelin alt bölümünde bulunan Cafe'yi tavsiye ediyorum.Sevdiklerinize Sacher Torte alıp beraberinizde  tadının bozulmadan götürebilmeniz içerisine koydukları özel bir kutu sayesinde mümkün.
Web:www.sacher.com/en-sacher-cafe.htm
Sacher Torte



















CAFE OBERLA:   
Cafe Oberla
Web:/www.oberlaa-wien.at

NERELER GEZİLİR:   Bu şehir vals gibi..Hem coşkulu,hem hüzünlü. .Zamanın en ihtişamlı,en aristokrat kenti..Mozart'ın ezgileri kulaklarınızda yankılanıyor.Gezilecek, görülecek, hayran kalınacak birçok yer var.Ama bir Viyanalı gibi hissetmeniz için mutlaka görmeniz yerleri toparladım. Buralara zaman yaratırsanız pişman olmayacaksınız..

Belvedere Palace:




 



Barok stilindeki bu saray Savoy Prensi'nin isteğiyle mimar Johann Lucas von Hildebrand'a yaptırılmıştır.Müze olarak gezebileceğiniz bu sarayın upuzun çiçeklerle dolu eşsiz bir bahçesi ve çok önemli tablolar yeralmaktadır.







Belvedere Palace



Schronbrunn Palace:  
Schonbrunn Palace Garden
Schonbrunn Palace
Dining Room





Viyana'nın incisi olarak bilinen bu saray beni büyüledi diyebilirim.Franz Joseph ve Prenses Sisi'ye ait 22 odayı gezebileceğiniz Imperial Tour alırsanız 10.5 Euro vericeksiniz.Maria Theresa'ya ait daireleride saray içerisinde gezmek isterseniz 16.5 Euro'ya gezebilirsiniz.Sarayın içerisindeki daireleri gezdikçe dönemin ihtişamını ve zenginliği açıkça görülebilmektedir.Uzun perdeler,dev avizeler,hazır ve nazır ihtişamlı masalar.Franz Joseph'in ofisi,masası ve dev balo salonları görebileceleriniz arasında yer almaktadır.Sarayın kapısında bulunan at arabalarıyla da 60 Euro karşılığında romantik bir tur atabilirsiniz.Yemyeşil ve her daim bakımlı bahçede güzel bir yürüyüş yapma imkanı da bulabilirsiniz.



Schonbrunn Palace'in orkestrasının akşam vereceği bir konserede sarayın konser salonunda katılabilirsiniz.Saray ambiyansında ,saray orkestrasının repartuvarını bale eşliğinde  dinlediğimiz böyle bir konserini sizlere de  mutlaka tavsiye ederim.



Schonbrunn Palace Orchestra






Mozart'ın Anıtı :   



Statue of the Mozart



Parlemento Binası:   
Parlemento binasının mimarı Teophil Hansen,hem binanın dışını hem de kapı kulplarından duvarlarına kadar içerisindeki her bir detayı tasarlamıştır.Bina bakar bakmaz insanda hayranlık uyandırmaktadır.İlk göze çarpan 24 tane sutunun her biri yaklaşık olarak 16 ton ağırlığındadır.Bu sütunlar inşaat esnasında Salzburg şehrinden buraya taşınmıştır.Günümüzde de halen Avusturya halkının parlemento binası olarak kullanılan bina toplantılar,sergiler ve televizyon programları gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.


Parlament Building










Museumsquartier:  


Burası Dünya'nın en önemli ve en büyük 8. sanat merkezi olarak bilinmektedir.Viyana'nın önemli bir sanat şehri olduğunu bildiğimiz için önemli müzelerede ev sahipliği yapmaktadır.Bu bölgede Leopold Müzesi'nde Gustav Klimt'in koleksiyonunu görebilirsiniz.

Opera Binası: 
 
Staatsopern






Beethoven'da Mozart'a;Haydn'dan Chopin'e üçyüz yıllık bir müzik tarihi ve geleneği..Hepsinin sanatseverlerle buluştuğu klasik müziğin kalbinin attığı opera binasını ziyaret etmeden;Viyana Devlet Operası'nda bir opera ya da konser izlemeden tam anlamıyla Viyana'yı yaşamışsınız demek değildir.Gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız.Konser izleyemezseniz rehberli bir tur alarak operanın hazırlık çalışmalarını,arka sahne ekibini ve sahneyi;izleyici alanındaki o büyülü tabloları,dev perdeleri görerek atmosferi yaşama şansınız var. Şimdiden iyi seyirler dilerim.




Gece Hayatı İçin Öneriler: 
 

Volksgarten:
 Dans etmek isterseniz gitmenizi önerebileceğim ilk adres.Lüks seviyorsanız kentin en şık ve en eğlenceli klüplerinden birindesiniz demektir.Müzikleri çok canlı ve geçişleri oldukça başarılı.Sizi biran olsun yerinize oturtmayacak cinsten.





Volksgarten Disco



Ride Club: Şehrin her yaştan öğrencilerinin gittiği,ritmin biran için bile düşmediği Tarkan'nın "Şımarık" şarkısıyla bile kendinizi dans ederken bulabileceğiniz süprizlerle dolu klup.Gençliğinin tadını çıkarmak isteyenlere ve kendini hala genç hissedenlere tavsiye ederim.
Web:www.rideclub.at





FreiRaum:
Dans etmek istemeyip akşamı hoş biyerde bişeyler içerek geçirmek istiyorsanız Freiraum'a gidebilirsiniz.Kokteylleri ve mojitoları oldukça başarılı.Şehrin birçok loungelarına  kıyasla da fiyatları daha uygun.
Web:www.freiraum117.at



Kir Royal




Alışveriş Önerileri:


Stephanplatz'da  ünlü markalara ait mağazaları bulabilirsiniz.Hediyelik eşyalar da satın almak isterseniz burada birçok seçenek var.Mozart çikolataları,porselenler, el yapımı bebekler ve benim favorilerim kar kürelerini de bulabilirsiniz.




Stephanplatz





Souvenier


Merkeze yakın denilebilinecek bir lokasyonda bulunan Naschmarkt da Viyanalılar vazgeçilmez.Sebze meyve satıcıları,balıkçılar,farklı yerel mutfak seçeneklerini de bir arada bulabilirsiniz.Biz Malaysian mutfağını denedik ve çok memnun kaldık.Naschmarkt'da anadilinizde alışveriş etmek isterseniz oradai esnafın yüzde 60'ını Türkler oluşturmaktadır,bilginize.



Snow Globes





Candies








Benim özel bir önerim de alışveriş yapmayacak olsanız bile Karlzplatz'da ki Swarovski mağazasını ziyaret etmeniz çünkü bu mağaza dünyanın en büyük Swarovski mağazası olma özelliği taşımaktadır.Bayanların uzun bir süre dolaşacağı kesin burada bir saat geçirmiş biri olarak bunu söyleyebilirim.



Swarovski Vienna


Sizlere bir Viyana'lı gibi hissetmek isterseniz neler yapmanız gerektiğini kısaca özetledim.İlk kez gelindiğinde kesinlikle bir kez daha görmeyi isteyeceğniz büyülü bir şehir.Umarım sizlerde çok keyifli zaman geçirirsiniz.


ZEYNEP DEFNE KIRÇUVAL


28 Ekim 2012 Pazar

LOVELY HELSINKI


HELSINKI





Beyaz Geceleri ile bilinen yazın güneşin uzun süre batmadığı,benim için çok anlamlı,keşfedilmesi gereken bir şehir.Bir Finlandiya vatandaşı olan benim ülkemin güzel başkenti Helsinki. Nüfus olarak Finlandiya’nın en büyük şehridir.Helsinki’nin komşu şehirleri Espoo,Vantaa ve Kaunianien olup buraya “Başkent Bölgesi”denmektedir.

KISA TARİHÇE :
Helsinki şehri Avrupa'nın en modern şehirlerinden biridir.Ülkenin güneyinde olmasına rağmen Avrupa'nın oldukça kuzeyinde yer alması herkes düşündüğünde üşümeye başlamaktadır.Mayıs ayından Ağustos ayına kadar insanlarına uzun 20 saat süren gündüzler yaşatmaktadır.      
  Baltık Denizi’nin Kızı olarak bilinen bu şehir İsveç Kralı Gustav Vasa tarafından kurulmuştur.Türk tarih kitaplarından hiçbir zaman bilmediğimiz bize okutulmayan savşalardan birine değineceğim. 
 Rusya-İsveç Savaşı. Fin toprakları bir süre İsveç’in himayesinde kalmış sonrasında Ruslar’ın himayesine geçmiştir. Şehirden büyük oranda Rus esintilerini ve mimarisini görebilirsiniz. 19. yüzyılın sonlarında endüstrinin büyümesiyle artan Avrupa trendleri mimariyi de önemli ölçüde etkilemiştir.Neorönesans binalarının en önemlileri arasında along Esplanadi, Aleksanterinkatu, Mannerheimintie ve Erottaja yer almaktadır. Finlandiya 1917 yılında özgürlüğüni ilan etmiştir.1995 yılında da Avrupa Birliği’ne katılmıştır.
NE YENİR-NE İÇİLİR:
    Fin mutfağı; İsveç ve Rus mutfaklarından bir hayli etkilenmiştir. Mutfağın temel besin öğeleri     
-Sosis
-Ren Geyiği Eti
-Domuz Eti
-Çilek ve türevi çalı meyveleri
    Genel olarak çeşitli reçel türlerinin yanında ekşi maya ile yapılan ekmek türleri servis edilmektedir.
Helsinkimenu bu restoranlar ultralüks restoranlar olarak bilinmektedirler. Yerel tatlar haricinde Türk, İtalyan, Fransız, Hint, Çin ve Tayland mutfakları şehirde popüler olan farklı lezzet alternatiflerini oluşturmaktadır.
Atıştırmalıklar:
Kalakukko: Çavdar ekmeğinin içine balık ya da domuz etinin konmasıyla yapılan bir sandiviçtir. 
Vorshmack

Cloudberry Meyvesi Reçeli: Çörekle ve aromatik Fin ekmeğiyle birlikte tükettikleri bir atıştırmalıktır.
Ana Yemekler:
Helsinki mutfağında Baltık denizinden çıkan balık ve deniz ürünlerinin ızgarada pişirildiği yemekler oldukça yaygındır.Ren geyiği,tavşan, kaz,ördek gibi hayvanların etlerinden oluşan yahni yemekleri de oldukça popülerdir.
Vorshmack: Kuzu eti ve ringa balığı karışımının turşu ve ekşi krema eşliğinde servis edilir.


Kaalikääryleet

Kaalikääryleet:Lahana dolmasının Fin Mutfağı’ndaki adıdır.
Lihapullat
Helsinki’de doyurucu ve lezzetli bir yemek yemek istiyorsanız et sulu sos eşliğinde servis edilen Fin köftesi lihapullat’i mutlaka denemelisiniz.


Sathi

   Finliler birçok topluma kıyasla  çok fazla süt tüketirler. Sabah,öğle, akşam yemekleri hiç farketmez her öğünde yemeklerinin yanında süt tüketmektedirler.
Bir ritülleri ise kahvenin yanında dondurma tüketmeleridir.Benimde çok sevdiğim anlardan biride kahve ve dondurma ikilisidir.
    Alkollu içeceklerden ise Sathi dedikleri geleneksel Fin birası ve Kilju olarak adlandırdıkları şeker şarapları oldukça meşhurdur.

                                                                                     Karl Fazer Cafe



Tatlı yemeniz için güzel bir adres önerim var !!

Karl Fazer Cafe’ye gitmeden Helsinki’den ayrılmayın.
Fazer markası sadece Finlandiya,İsveç,Danimarka ve Norveç’de 1100 adet restaurant zincirine sahiptir.1891’de ilk kez Helsinki’de açılan Karl Fazer Cafe şuan da 8 farklı ülkede hizmet veriyor.Klasik-modern çizgisi olan Karl Fazer Cafe Finlilerin  hem günümüzü hem de geçmişlerini yansıtmaktadır.Birçok müşterisi oradayken el yapımı ürünleri görme şansını da onlara sunmaktadır.Sevdiklerinize hediyelik şekerlemeler ve çikolatalar da alabilirsiniz.


NERELER GEZİLİR
Spor ayakkabılarınızı ayağınıza geçirip(yaz aylarında gitmişseniz!yoksa kar çizmelerine muhtaçsınız!) doya doya gezeceğiniz bu şehirde benim gittiğim; sizlere önereceğim yerler dışında mutlaka görülmesi gereken yerleri de sizler için araştırdım.




          Senato Meydanı

Helsinki’nin kalbide diyebileceğimiz bu meydan ,Helsinki Üniversitesi,Helsinki Katedrali,Ulusal kütüphane ve Hükümet binalarıyla çevrelenmiştir.Meydanda kısa bir yürüyüş yaparak etrafı incelemekte fayda var. Meydanın tam orta yerinde Rus Çarı II. Alexander’ın dev bir heykeli bulunmaktadır.Fin halkı II.Alexander’a büyük saygı duymaktadır.1809 yılında Rus işgali zamanında Finlilere dillerini geri vermiştir. II.Aleksander Rusya’da pek çok devrim gerçekleştirmeye çalışmış ve bu yüzden suikaste uğrayarak yaşamını yitirmiştir.
Sibelus Anıtı:

Sibelius Anıtı, Sibelius Parkı içerisinde yer almaktadır. Dünyaca ünlü Fin klasik müzik besteci Jean Sibelius’un ismi, 80. doğum gününün anısına 1945 yılında parka verilmiştir. Park içerisine; ünlü bestecinin müziğindeki iniş çıkışları temsil eden, tonlarca ağırlığa sahip 600 çelik boru org formunda yapılmış görkemli Sibelius Anıtı inşa edilmiştir.Bence görülmesi gereken yapıtlardan biri.Ben bir sonraki ziyaretimde Sibelius Parkı’nı mutlaka ziyaret edeceğim.
     
Uspenksi Katedrali




    Uspenski Ortodoks Katedrali
1800’lü yılların sonlarında St. Petersburglu mimarı Aleksei Gornostayev tarafından inşa edilmiş olan Uspenski Ortodoks Katedrali; 1919 yılına kadar bölgenin Rus hâkimiyeti altında olduğunun en görkemli göstergelerinden biridir. Kırmızı kiremitlerden inşa edilmiş olan Bizans stilindeki katedralin tepesinde 22 ayar altınla kaplı Rus katedrallerine has kubbeler bulunmaktadır.
Şehre masalsı bir atmosfer katan bu mimari harika içerisinde bulunan bazı dini ikonaların, kendilerine dua edilip, dilek dilendiğinde mucizeler yaratabildiklerine inanılmaktadır. Batı Avrupa’nın en büyük Ortodoks katedrali olma özelliğini taşımaktadır.
Katedral; salı – cuma günleri 09.30 – 16.00, cumartesi günleri 09.30 – 14.00, pazar günleri ise 12.00 – 15.00 saatleri arasında ziyarete açık bulunmaktadır.
Web: www.ort.fi

Korkeasaari Adası Helsinki Hayvanat Bahçesi
Çocukluğumdan hatırladığım mükemmel zaman geçirdiğim benzersiz yer!!Ailecek gittiğimiz bu hayvanat bahçesinde yemyeşil alanlarda yürümek, farklı türden hayvanları görmek unutulmazdı.
Hayvanat bahçesi şehrin biraz uzağında bir ada üzerine kurulmuştur. Doğanın içinde canlılarla bir süre zaman geçirmek güzel olacaktır.150’den fazla hayvan ve 1000’den fazla bitki türünü barındırmaktadır.

Şehir merkezinde yer alan ve karaya köprüler ile bağlı büyük Korkeasaari Adası üzerine kurulu olan Helsinki Hayvanat Bahçesi’ne, merkez tren istasyonu önünden kalkan 11 numaralı otobüsler ulaşabilmek mümkündür.Fotoğraf makinalarınızı almalısınız.
Web: www.korkeasaari.fi


    NOEL BABA KÖYÜ (SANTA CLAUS VILLAGE)
 


     Benim gitmediğim ama görülmesi farklı bir deneyim olacağını düşündüğüm bir köy.Bu köy aslında ülkenin en büyülü ve turistik mekanlarından biri. Özelde bir hikayesi var. Helsinki’den yayın yapan bir radyo programı sunucusu Noel Baba’nın Laponya’nın bir dağ köyünde yaşadığını anons etmesi sonucu buraya binlerce mektup yağıyor. Bu şaşırtıcı durum karşında Finlandiya Posta Müdürlüğü, yörede bir Noel Baba servisi açmak zorunda kalıyor. Bu olay  bir çığ gibi büyüyor ve müthiş bir ticarete ve turizme dönüşüyor.
    Noel Baba’ya özgü bir köy kurularak içerisine Noel Baba temalı oyun parkları, ren geyiği parkı ve Noel Baba’nın hediyeleri hazırlayıp tüm dünyadaki çocukların mesajlarına cevap yazdığı özel ofisi inşa ediliyor. Tüm bu kompleks ise Noel Baba’nın dünyadaki tüm çocukları dinlemesini sembolize etmek için kocaman bir kulak şeklinde düzenlenmiş.











Her yıl Noel Baba Köyü’ne, dünya çapından 10 milyonu aşkın mektup gelmektedir.Noel Baba’ya inansanız da inanmasanız da, kuzey kutup çizgisini geçerek varacağınız bu orijinal köyde; kar köpekleri eşliğinde kızak kayıp, donmuş göllerde balık avlayarak ve ışıltılı rengârenk Noel atmosferinin havasına kendinizi kaptırarak eğlenceli vakit geçirebilirsiniz. Noel Baba adına sevdiklerinize mektup postalama şansınız da var.
Bir Lâpon âdeti olan Kuzey Kutbu’nu geçiş seremonisine katılma şansı sunuluyor  ve kutbu geçtiğinize dair bir hatıra diplomasıda veriliyor.Bence buna değer..
Web: www.santaclausvillage.info

HEUREKA:

                                                              HEUREKA

Heureka Vantaa’da yer alan Finlandiya’nın bilim merkezi olarak bilinir.Gezdiğim ve gezmenizi önerdiğim yerlerden biridir.Dijital panoramik filmlerle ,görseller ve deney platformlarıyla bilim ile ilgili deneyimler edinebileceği bir bilim merkezidir.
Web:www.heureka.fi/portal/englanti/







ZEYNEP DEFNE KIRÇUVAL